Trump’ın ikinci dönemi ve Türkiye
ABD Başkanı Dolad Trump, Türkiye’ye 4 yıllık görev süresinde 5 kez yaptırım uygulamış tek ABD Başkanı olarak tarihe geçmişti.
ABD Başkanı Dolad Trump, Türkiye’ye 4 yıllık görev süresinde 5 kez yaptırım uygulamış tek ABD Başkanı olarak tarihe geçmişti.
İkisi Brunson davası, ikisi S-400 alımı, biri de YPG’ye karşı operasyonlar nedeniyle olmak üzere toplam beş kez.
Ama en kritik konu Suriye’de Genaral Mazlum olarak anılan Mazlum Kobani’nin bir mektubunu üstene “aptal olma” notlu kendi mektubunu ekleyerek Tayyip Erdoğan’a göndermesiydi.
Erdoğan, Mazlum Kobani’nin mektubunu “çöpe attık” dese de, Trump geri döndü ve o mektubun çöpten çıkartılma zamanı gelmiş olabilir.
Erdoğan’ın ABD’nin herhangi bir talebine karşı koyma lüksü yok. Ekonominin başına ABD-İngiliz sisteminin şefini yerleştirdi. ABD ne derse Erdoğan onu yapar.
BERAT ALBAYRAK KABİNEYE YA DA SARAY’A DÖNER Mİ?
Trump’ın seçileceğinin kesinleşmesiyle birlikte yaklaşık 1 aydır Ankara kulislerinde Berat Albayrak’ın kabineye döneceği ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağı konuşuluyor. Albayrak’ın İçişleri Bakanı olarak kabineye dönmek istediğini birkaç ay evvel anlatmıştım. Sebebi ise İçişleri Bakanlığı’nın o koltuğa oturana getirdiği popülariteydi.
Trump’ın damadı Jared Kushner ile Berat Albayrak’ın samimi olması nedeniyle ABD seçiminin ardından Berat Albayrak’ın da geri dönüş yolunun açıldığı belirtiliyor. Ancak Jared Kushner, geçen hafta Donald Trump’ı desteklediklerini ancak Trump kazanırsa siyasete geri dönmeyeceğini söylemişti. Bu durum değişir mi bilmiyorum ama en azından damat bağlantısı olayı şimdilik askıda.
GENERAL MAZLUM’UN MEKTUBU
Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan’ı Meclis’e davet etti. Bu davetin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği meçhul ama Suriye Demokratik Güçleri’nin başkanı yani Suriye’deki Silahlı Kürtlerin yöneticisi General Mazlum Kobani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşturulabilir. Sebebi Trump ile doğrudan telefonla görüşebilecek kadar güçlü ilişkileri ve geçmişten geliyor.
Ankara’nın Suriye’nin kuzeyine yönelik harekat planını yaptığı sırada 7 Ekim 2019 tarihinde Trump’ın attığı bir tweet’ ciddi krize sebep oldu. Türkiye’nin operasyon yapmasına karşı çıkan Trump “Daha önce de açık bir şekilde söylediğim gibi, tekrar ediyorum, eğer Türkiye benim müstesna ve eşsiz bilgeliğimle belirlediğim sınırların dışına çıkarsa (daha önce yaptığım gibi) Türkiye ekonomisini mahvederim” ifadelerini kullandı.
Akabinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) 9 Ekim 2019’da Suriye’nin kuzeyinde YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) yönelik Barış Pınarı Harekâtı’na girişti. Operasyonun başladığı gün Trump’ın Erdoğan’a “Aptal olma” diyerek seslendiği bir mektup yazdığı ortaya çıktı. Erdoğan bu mektubu ABD ziyaretinde Trump’a iade etti. Mektup şimdi bir müzede sergileniyor.
Ama mektubun bir eki vardı: Mazlum Kobani’nin Türkiye’ye yönelik mektubu.
Trump’ın Barış Pınarı Harekâtı’nın başladığı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı ve 16 Ekim’de basına sızan mektupta şu ifadeler yer aldı:
“Sorunlarınızın bazılarını çözmek için çok uğraştım. Dünyayı yüzüstü bırakmayın. Harika bir anlaşma yapabilirsiniz. General Mazlum sizinle müzakere etmek istiyor ve daha önce vermedikleri bazı ödünleri vermeye niyeti olduğunu söylüyor. Size güvenerek, (Mazlum Kobani’nin) bana yazdığı, elime yeni ulaşan mektubu da ekliyorum.”
Türk yetkililerin 16 Ekim’de basına sızan mektuba tepkisi, “Çöpe attık” oldu.
Şimdi ikinci Trump döneminde o mektup çöpten çıkabilir çünkü Erdoğan’ın Öcalan hamlesi boşa düştü ve Kürtler konusunda zorda.
GENERAL MAZLUM’UN ÜNE KAVUŞMASI
Mazlum Kobani’nin uluslararası çapta bir üne kavuşması ise YPG’nin ana gövdesini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin 2015 yılında kuruluşuyla oldu.
Kobani, bir yandan sahada IŞİD’e karşı operasyonları yöneten, bir yandan ABD başta olmak üzere uluslararası güçlerle görüşmeler yapan, bir yandan da uluslararası basına röportajlar veren bir isme dönüştü.
Kuşkusuz ismini en fazla gündeme getiren ise ABD Başkanı Trump’ın son dönemde sürekli ondan bahsetmesi oldu.
Trump YPG’ye büyük destek verdi. Demokratlar onun politikalarını sürdürdü. Kürtlerden açık açık dostum diye bahsetti Trump ve burada kastı Suriye kürtleriydi.
Türkiye, Trump’la birlikte Suriye’ye operasyon düzenlemekte çekingen davranacaktır.
YPG daha fazla statü kazanabilir hatta Genelal Mazlum Trumpla uluslararası bir kabulle Türkiye’ye de statüsü kabul ettirilebilir.
Trump, Mazlum Kobani’nin ismini defalarca andı. Resmi olarak tweet attı, teşekkür etti hatta ABD’de görmek istediğini söyledi.
https://x.com/realDonaldTrump/status/1187044861725286400
BM NEZDİNDE MAZLUM KOBANİ AKREDİTE
Birleşmiş Milletler Mazlum Kobani ile “Çocuk savaşçılar” konusunda anlaşma imzaladı.
Yani Türkiye’nin terörist dediği hakkında kırmızı bülten çıkardığı biriyle Birleşmiş Milletler anlaşma imzaladı. Bunlar Erdoğan’ı pozisyonunu değiştirmek zorunda bırakabilecek durumlar.
ERDOĞAN-TRUMP GEÇMİŞİ: AMBARGOLAR TARİHİ
Trump dönemi ABD’nin Suriye’deki PYD’ye en çok destek verdiği ve silahlandırdığı zamandı. Aynı zamanda Türkiye, F-35 projesinden çıkarılmış, Trump’ın Türkiye’ye attığı bir tweetle ekonomide büyük çalkantı yaşanmıştı.
TÜRKİYE’Yİ HASIM KATEGORİSİNE KOYDU
Türkiye Rusya’dan S-400 Hava Savunma Sistemleri’ni Trump döneminde satın aldı. 2017 yılında yapılan bir anlaşma sonucu satın alınan S-400’lerin teslimatı da Temmuz 2019’da gerçekleşti. Trump döneminde S-400’ler nedeniyle Türkiye’ye yaptırımlar uygulandı. Trump pek çok kez selefi Barack Obama’yı suçlayarak Türkiye’nin Moskova’ya mecbur bırakıldığını ifade etti. Ancak Kongre’nin baskısı sonucu Temmuz 2017’de Türkiye, F-35 programından çıkarıldı. Trump Ağustos 2017’de de ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlarla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında Türkiye’ye uygulanacak yaptırımların altına imza koydu..
HAKAN ATİLLA TUTUKLANDI
Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, 28 Mart 2017’de ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını delmekle suçlandı. Tutuklu yargılanan ve Mayıs 2018’de hapis cezasına çarptırılan Atila, 32 ay cezaevinde kaldıktan sonra Temmuz 2019’da sınırdışı edilerek Türkiye’ye gönderildi.
TRUMP VERGİLERİ ARTIRMIŞTI
Ağustos 2018’de ise Türkiye’den ithal edilen çelik ve alüminyum için gümrük vergileri iki katına çıkarıldı. Trump, o dönem Rahip Brunson krizi nedeniyle alınan kararı “Alüminyumda bu oran artık yüzde 20, çelikte de yüzde 50 olacak. Türkiye ile ilişkilerimiz bu dönemde iyi değil” sözleriyle duyurdu.
Söz konusu uygulama 20 Mayıs 2019’da kadar devam etti. ABD, bu tarihten sonra Türkiye’den ithal edilen çelik ürünlerinde uyguladığı ilave vergileri yüzde 50’den yüzde 25’e düşürdü. Dünya Ticaret Örgütü, Aralık 2022’de ek gümrük vergilerinin küresel ticaret kurallarını ihlal ettiğine hükmetti.
EKONOMİNİZİ MAHVEDERİM: ERDOĞAN’A HAKARET DOLU MEKTUP
Beştepe ise siyaseten daha farklı düşünebilir; zamanında Türkiye’ye askeri (F-35) ve mali (“ekonominizi mahvederim”) hasar verdiği ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret dolu mektup yazdığı halde; nedticede seçimi o kazandı.
TİCARET İLİŞKİLERİ
İki ülke arasındaki ticaret Trump’ın son üç yıllık döneminde toplam 64,6 milyar dolar iken, Biden’ın üç yıllık döneminde toplam 90,6 milyar dolara ulaştı. Trump döneminde Türkiye’nin ABD’ye olan ihracatı, ABD’den yaptığı ithalattan daha düşük olurken, Biden döneminde ihracattaki artışla açıktan fazlanın verildiği bir döneme geçildi. Türkiye 1.5 milyar dolar artıya geçti.
“Trump’ın yeniden iktidar olması halinde mevcutta özellikle son 4 yılda gelişme imkanı bulan Türkiye-ABD dış ticaret olanakları ya da hacminin geriye doğru döneceği veya sekteye uğrayacağını öngörebiliriz. Çünkü Trump, dışa kapalı içte genişlemeci. Yeni vergilerle ABD’ye ihracatı zorlaştıracaktır
SAVUNMA SANAYİ
Örneğin, Türkiye, ABD’nin NATO’daki sorumluluklarını azaltması durumunda kendi savunma stratejilerini yeniden gözden geçirmek durumunda kalabilir. Trump’ın “Önce Amerika” yaklaşımı, Türkiye’nin bağımsız bir dış politika izleme çabalarını desteklemekle birlikte, NATO ittifakının zayıflamasına da katkı sağlayabilir. Bu da Türkiye’nin savunma ve güvenlik politikalarında daha fazla sorumluluk almasını gerektirebilir.
Bu arada Ukrayna savaşını sona erdirmek niyetini ve Rusya ile gerilimi azaltma siyaseti yürüteceğini açıklamış olan Trump’ın bu alanda atacağı adımlar Avrupa güvenliğinde NATO’yu ön plana çıkarabilir. Bu durum da Türkiye’nin örgüt içerisindeki önemini artırabilir.
İSRAİL FİLİSTİN ÇATIŞMASI İKİ YÖNÜ VAR
Trump, İsrail’in başkentini Kudüs olarak tanımış, ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini, uluslararası kamuoyundan gelen itirazlara rağmen düzenlenen törenle Kudüs’e taşınmıştı. Erdoğan, “ABD insanlığın hak, adalet ve hakkaniyet şuuruyla bağdaşmayan bu adımıyla tüm ilgili BM kararlarını, hatta kendi müktesebatını bile ihlal etmiş, uluslararası toplum nezdindeki inandırıcılığına zarar vermiş ve ihtilafın çözümünde arabulucu rolünü kaybetmiştir” ifadeleriyle tepkisini dile getirmişti.
Öte yandan Abraham anlaşması onun eseriydi
İsrail’i nasıl durduracağı kuşkulu. Ama zamanında Abraham Anlaşması Yoluyla Suudi Arabistan ve BAE’yi de İsrail’le ilişkiye razı ettiği unutulmamalı; hatta BAE İsrail’le ortak askeri tatbikata dahi katılmıştı. Trump’ın kâr getirmeyecek işlerle uğraşmak istemediği unutulmamalı.
Sonuçta Trump öncelikli olarak Amerika’nın içini düşünen, dışpolitikayı aşırı önemsemeyen ama ne yapacağı da belli olmayan biri.
Öngörülemezlik ilişkiler açısından oldukça riskli. Sonuçta Türkiye’y 5 kez yaptırım uygulamış bir lider ve bu sebeple Trump seçilince AKP sanki Erdoğan seçilmiş gibi sevindi. Aslında Trump’ta Putin’de Erdoğan’ı gördükleri için bu sempati. Ama neyin ne olacağı hiç belli olmaz. Türkiye sonuçta uydu bir ülke.